Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

gün durumu

  • 1 солнцестояние

    с, астр.

    ле́тнее и зи́мнее солнцестоя́ние — yaz ve kış gün durumları

    Русско-турецкий словарь > солнцестояние

  • 2 с

    1) ...dan

    вста́ть со сту́ла — sandalyeden kalkmak

    прие́хать с ю́га — güneyden gelmek

    вход с у́лицы — sokaktan girilir

    ве́тер с мо́ря — denizden esen rüzgar

    прыжки́ с трампли́на — tramplen atlama

    прыгуны́ с вы́шки — kule atlayıcıları

    со стра́ха — korkudan

    с непривы́чки — alışık olmadığından

    с позволе́ния роди́телей — ana babanın izniyle

    3) (при временны́х оборотах)...dan,...dan beri

    с утра́ до ве́чера — sabahtan akşama kadar

    с де́тских лет — çocuk yaşındanberi

    с ка́ждым днём — gün geçtikçe her geçen gün

    вста́ть с рассве́том — şafakla kalkmak

    4) (при обозначении лица, предмета, с которого получают, требуют что-л.)...dan; başına ( при обозначении единиц)

    брать по́шлину с това́ра — maldan gümrük resmi almak

    со́рок це́нтнеров с гекта́ра — hektar başına kırk kental

    5) (при обозначении манеры, способа действия) ile

    корми́ть с ло́жечки — kaşıkla yedirmek

    взять с бо́ю — savaşla almak / zaptetmek

    со ско́ростью зву́ка — ses hızıyla

    мы с ним друзья́ — onunla dostuz

    в бесе́де с на́ми он... — bizimle yaptığı görüşmede...

    он дал пять конце́ртов с орке́стром — beş orkestra konseri verdi

    оте́ц с сы́ном — baba (ile) oğul

    взять с собо́й — yanına almak

    два с полови́ной — iki buçuk

    корзи́на с клубни́кой — çilek dolu sepet, çilek sepeti

    грузови́к с песко́м — kum yüklü kamyon, kum kamyonu

    балло́н с кислоро́дом — oksijen balonu

    9) (при обозначении обоюдного действия, взаимоотношения) ile

    ссо́риться с сосе́дом — komşusuyla kavga etmek

    мы познако́мились с ним — onunla tanıştık

    с э́той це́лью — bu amaçla

    с тем, что́бы он не опа́здывал — geç kalmaması için, geç kalmasın diye

    обрати́ться с про́сьбой — ricada bulunmak

    он при́был с официа́льным визи́том — resmi bir ziyaretle geldi

    11) (приблизительно, почти) kadar

    отдохну́ть с полчаса́ — yarım saat kadar dinlenmek

    с год тому́ наза́д — bundan bir yıl kadar önce

    у него́ сын с тебя́ ро́стом — boyun kadar / beraber oğlu var

    ка́мень величино́й с кула́к — yumruk kadar taş

    величино́й с двухэта́жный дом — iki katlı bir ev büyüklüğünde

    с огорче́нием — üzüntü ile, üzülerek

    с удово́льствием — memnuniyetle

    смотре́ть на кого-л. с жа́лостью — acıyarak bakmak

    13) (при указании на смежность, близость, связь, соединение) ile

    грани́чить с Фра́нцией — Fransa ile sınırı olmak

    име́ть телефо́нную связь с це́нтром — merkezle telefon bağlantısı olmak

    смесь ге́лия с кислоро́дом — helyum-oksijen karşımı

    созда́ние междунаро́дной организа́ции с це́нтром в Пари́же — merkezi Paris'te bulunan bir uluslararası örgütün kurulması

    мыть с мы́лом — sabunla yıkamak

    охо́титься с соба́кой — köpekle avlamak

    15) (с наступлением чего-л.) ile;...dıkça

    умне́ть с во́зрастом — yaşlandıkça akıllanmak

    с года́ми вку́сы у них меня́лись — onlar yaşlandıkça zevkleri değişiyordu

    с весно́й потепле́ло — baharla beraber havalar ısındı

    с прие́здом его́ отца́ — babasının gelmesiyle, babası gelince

    привы́чка, обретённая с года́ми — yılların verdiği alışkanlık

    16) (при обозначении объекта, на который распространяется действие, состояние) ile

    боро́ться с враго́м — düşmanla savaşmak

    борьба́ с эро́зией — erozyona karşı / erozyonla mücadele

    положе́ние с за́нятостью — эк. istihdam durumu

    спра́виться с тру́дностями — güçlüklerin üstesinden gelmek, güçlükleri yenmek

    поспеши́ть с отъе́здом — gitmekte acele etmek

    как у тебя́ с давле́нием? — tansiyonun ne âlemde

    17) (при указании на наличие чего-л., на обладание чем-л.)...lı

    кни́га с иллюстра́циями — resimli kitap

    бутербро́д с сы́ром — peynirli sandviç

    се́мьи со сре́дним дохо́дом — orta gelirli aileler

    человек с тала́нтом — istidatlı / istidat sahibi bir kişi

    Русско-турецкий словарь > с

См. также в других словарях:

  • gün durumu — is., gök b. Güneşin dik açıklığının en büyük veya en küçük olduğu gün Gün durumu, biri yılın en uzun gününde (21 Haziran), öbürü yılın en uzun gecesinde (21 Aralık) olmak üzere yılda iki kez olur; birincisine yaz gün durumu, ikincisine de kış gün …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • durum — is. 1) Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı. R. N. Güntekin 2) Duruş biçimi, konum 3) Bireyin toplum… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eşitlik — is., ği 1) İki veya daha çok şeyin eşit olması durumu, denklik, müsavat, muadelet 2) Kanunlar yönünden insanlar arasında ayrım bulunmaması durumu 3) top. b. Bedensel, ruhsal başkalıkları ne olursa olsun, insanlar arasında toplumsal ve siyasi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olasılık — is., ğı 1) Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, ihtimal O gün biyolojicinin yazılı yapma olasılığı vardı. Ç. Altan 2) fel. O zamana kadar yapılan deneylerle bir olayın ortaya çıkmasının beklenilmesi ancak yine de tam bir kesinliğin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ahbaplık — is., ğı Ahbap olma durumu, ünsiyet Bizim de bahçıvan kızı ile ahbaplığımız şurada birkaç gün daha ya sürer ya sürmez! O. C. Kaygılı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ahbaplık etmek ahbaplığa dökmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bilgisizlik — is., ği Bilgisiz olma veya bilgi yokluğu durumu, bilisizlik, cahillik, cahiliyet, cehalet Bilgisizlikle mücadele sonunda kuvvetli nesiller göreceğimiz gün gibi aşikârdır. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • budalalık — is., ğı 1) Budala olma durumu Bir hafta, on gün kimse bu işin bir budalalık, bir delilik olduğunu anlayamadı. S. F. Abasıyanık 2) Budalaca yapılan iş Çok zeki olduğundan budalalığı bağışlamaz, alaya alır, bazen bir kişinin veya bir olayın gülünç… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çeşitleme — is. 1) Çeşitlemek işi 2) Farklı olma durumu, farklılık O gün bugün gündelik hayatta sayısız örneğini, çeşitlemesini görebileceğimiz bir ilişki... S. İleri 3) müz. Belli bir temayı değişik armoni, melodi ve ritimle süsleyerek yeniden çalma,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çiçek — is., ği, bit. b. 1) Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü 2) bit. b. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım. R. H. Karay 3) mec. Davranışları hafif, toplum… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • efendilik — is., ği Efendi olma durumu, efendiye yakışır davranış Hiç olmazsa beş on gün ananın yanında kalırsan efendiliğini mi kaybedersin? Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler başefendilik beyefendilik hanımefendilik …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»