-
1 солнцестояние
-
2 с
1) ...danвста́ть со сту́ла — sandalyeden kalkmak
прие́хать с ю́га — güneyden gelmek
вход с у́лицы — sokaktan girilir
ве́тер с мо́ря — denizden esen rüzgar
прыжки́ с трампли́на — tramplen atlama
прыгуны́ с вы́шки — kule atlayıcıları
2) ( при указании на причину)...dan; ileсо стра́ха — korkudan
с непривы́чки — alışık olmadığından
с позволе́ния роди́телей — ana babanın izniyle
3) (при временны́х оборотах)...dan,...dan beriс утра́ до ве́чера — sabahtan akşama kadar
с де́тских лет — çocuk yaşındanberi
с ка́ждым днём — gün geçtikçe her geçen gün
вста́ть с рассве́том — şafakla kalkmak
4) (при обозначении лица, предмета, с которого получают, требуют что-л.)...dan; başına ( при обозначении единиц)брать по́шлину с това́ра — maldan gümrük resmi almak
со́рок це́нтнеров с гекта́ра — hektar başına kırk kental
5) (при обозначении манеры, способа действия) ileкорми́ть с ло́жечки — kaşıkla yedirmek
взять с бо́ю — savaşla almak / zaptetmek
со ско́ростью зву́ка — ses hızıyla
6) ( при выражении совместности) ile, veмы с ним друзья́ — onunla dostuz
в бесе́де с на́ми он... — bizimle yaptığı görüşmede...
он дал пять конце́ртов с орке́стром — beş orkestra konseri verdi
оте́ц с сы́ном — baba (ile) oğul
взять с собо́й — yanına almak
7) ( при обозначении дополнительного количества) не переводится в соч.два с полови́ной — iki buçuk
8) ( при обозначении содержимого) doluкорзи́на с клубни́кой — çilek dolu sepet, çilek sepeti
грузови́к с песко́м — kum yüklü kamyon, kum kamyonu
балло́н с кислоро́дом — oksijen balonu
9) (при обозначении обоюдного действия, взаимоотношения) ileссо́риться с сосе́дом — komşusuyla kavga etmek
мы познако́мились с ним — onunla tanıştık
10) ( при обозначении цели действия) ile; içinс э́той це́лью — bu amaçla
с тем, что́бы он не опа́здывал — geç kalmaması için, geç kalmasın diye
обрати́ться с про́сьбой — ricada bulunmak
он при́был с официа́льным визи́том — resmi bir ziyaretle geldi
11) (приблизительно, почти) kadarотдохну́ть с полчаса́ — yarım saat kadar dinlenmek
с год тому́ наза́д — bundan bir yıl kadar önce
у него́ сын с тебя́ ро́стом — boyun kadar / beraber oğlu var
ка́мень величино́й с кула́к — yumruk kadar taş
величино́й с двухэта́жный дом — iki katlı bir ev büyüklüğünde
12) ( при указании на сопутствующее действие) ile,...arakс огорче́нием — üzüntü ile, üzülerek
с удово́льствием — memnuniyetle
смотре́ть на кого-л. с жа́лостью — acıyarak bakmak
13) (при указании на смежность, близость, связь, соединение) ileграни́чить с Фра́нцией — Fransa ile sınırı olmak
име́ть телефо́нную связь с це́нтром — merkezle telefon bağlantısı olmak
смесь ге́лия с кислоро́дом — helyum-oksijen karşımı
созда́ние междунаро́дной организа́ции с це́нтром в Пари́же — merkezi Paris'te bulunan bir uluslararası örgütün kurulması
14) ( при указании на посредствующий предмет) ileмыть с мы́лом — sabunla yıkamak
охо́титься с соба́кой — köpekle avlamak
15) (с наступлением чего-л.) ile;...dıkçaумне́ть с во́зрастом — yaşlandıkça akıllanmak
с года́ми вку́сы у них меня́лись — onlar yaşlandıkça zevkleri değişiyordu
с весно́й потепле́ло — baharla beraber havalar ısındı
с прие́здом его́ отца́ — babasının gelmesiyle, babası gelince
привы́чка, обретённая с года́ми — yılların verdiği alışkanlık
16) (при обозначении объекта, на который распространяется действие, состояние) ileборо́ться с враго́м — düşmanla savaşmak
борьба́ с эро́зией — erozyona karşı / erozyonla mücadele
положе́ние с за́нятостью — эк. istihdam durumu
спра́виться с тру́дностями — güçlüklerin üstesinden gelmek, güçlükleri yenmek
поспеши́ть с отъе́здом — gitmekte acele etmek
как у тебя́ с давле́нием? — tansiyonun ne âlemde
17) (при указании на наличие чего-л., на обладание чем-л.)...lıкни́га с иллюстра́циями — resimli kitap
бутербро́д с сы́ром — peynirli sandviç
се́мьи со сре́дним дохо́дом — orta gelirli aileler
человек с тала́нтом — istidatlı / istidat sahibi bir kişi
См. также в других словарях:
gün durumu — is., gök b. Güneşin dik açıklığının en büyük veya en küçük olduğu gün Gün durumu, biri yılın en uzun gününde (21 Haziran), öbürü yılın en uzun gecesinde (21 Aralık) olmak üzere yılda iki kez olur; birincisine yaz gün durumu, ikincisine de kış gün … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
durum — is. 1) Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı. R. N. Güntekin 2) Duruş biçimi, konum 3) Bireyin toplum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşitlik — is., ği 1) İki veya daha çok şeyin eşit olması durumu, denklik, müsavat, muadelet 2) Kanunlar yönünden insanlar arasında ayrım bulunmaması durumu 3) top. b. Bedensel, ruhsal başkalıkları ne olursa olsun, insanlar arasında toplumsal ve siyasi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olasılık — is., ğı 1) Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, ihtimal O gün biyolojicinin yazılı yapma olasılığı vardı. Ç. Altan 2) fel. O zamana kadar yapılan deneylerle bir olayın ortaya çıkmasının beklenilmesi ancak yine de tam bir kesinliğin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahbaplık — is., ğı Ahbap olma durumu, ünsiyet Bizim de bahçıvan kızı ile ahbaplığımız şurada birkaç gün daha ya sürer ya sürmez! O. C. Kaygılı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ahbaplık etmek ahbaplığa dökmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilgisizlik — is., ği Bilgisiz olma veya bilgi yokluğu durumu, bilisizlik, cahillik, cahiliyet, cehalet Bilgisizlikle mücadele sonunda kuvvetli nesiller göreceğimiz gün gibi aşikârdır. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
budalalık — is., ğı 1) Budala olma durumu Bir hafta, on gün kimse bu işin bir budalalık, bir delilik olduğunu anlayamadı. S. F. Abasıyanık 2) Budalaca yapılan iş Çok zeki olduğundan budalalığı bağışlamaz, alaya alır, bazen bir kişinin veya bir olayın gülünç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeşitleme — is. 1) Çeşitlemek işi 2) Farklı olma durumu, farklılık O gün bugün gündelik hayatta sayısız örneğini, çeşitlemesini görebileceğimiz bir ilişki... S. İleri 3) müz. Belli bir temayı değişik armoni, melodi ve ritimle süsleyerek yeniden çalma,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiçek — is., ği, bit. b. 1) Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü 2) bit. b. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım. R. H. Karay 3) mec. Davranışları hafif, toplum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
efendilik — is., ği Efendi olma durumu, efendiye yakışır davranış Hiç olmazsa beş on gün ananın yanında kalırsan efendiliğini mi kaybedersin? Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler başefendilik beyefendilik hanımefendilik … Çağatay Osmanlı Sözlük